Citius, Altius, Fortius. Yani “Daha hızlı, Daha yüksek, Daha güçlü”. Olimpiyatların sloganı bu 3 kelimelik latince cümle ile ifade edilir. Bu ifadeler sporcuların birinci olmaktan çok ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını öğütler. Ruhunda sporcu odaklı olarak varlığını sürdüren bu organizasyonun tek odak noktası sporcu olarak kalabilir mi yoksa artık bu ifadeleri teknolojiye de uyarlarsak daha doğru mu olur.
Dijital dönüşümün birçok sektörün damarlarına kadar işlediği bu teknoloji çağında olimpiyatların da bundan etkilenmemesi çok ilginç olurdu. Olimpiyatların pazarlanması, ilgiyi arttırmak ve performans ölçümleri adına işte tam da bu noktada ABD çok uluslu teknoloji firması Intel ile bulut bilişim ve çevrimiçi perakende sektörlerinin lider firmalarından Alibaba “Şimdiye kadarki en yenilikçi oyunlar” sloganıyla ortaklık kurdu.
Bu anlaşma sonucu tam da bu ay 2020 Tokyo Olimpiyatları bizim için bambaşka deneyimler sunacakken Covid-19 virüsünün yarattığı salgın sonucu olimpiyatlar 2021’ye ertelendi. Bu Tokyo’nun kaderinde var desek yeridir. 1940 Tokyo Olimpiyatları da 2. Dünya Savaşı sebebiyle iptal edilmiş ve Tokyo 1964’te tekrar olimpiyat düzenlemeye hak kazanarak organizasyonu gerçekleştirmişti.
Las Vegas’ta düzenlenen CES 2020 fuarında “Yeni Nesil Olimpiyatlar” başlıklı konuşmada katılımcılar için olimpiyat şartlarının gelişmesinde teknolojinin nasıl bir rol üstlendiği konuşuldu. Ortak tema, sporcular, taraftarlar ve personel için daha akıcı bir deneyim yaşatmak için teknolojinin kullanılabileceği alanları tanımlamaktı. Eğer gerçekleşseydi hangi teknolojilerle karşılaşacaktık ve önümüzdeki sene bizi neler bekliyor bir göz atalım.
3 Boyutlu Atlet İzleme
Intel’in geliştirdiği ve Alibaba bulut sunucularında barındırılan 3 boyutlu atlet takip sistemi, 4 kamera ile sporcuyu takip ederek 3 boyutlu bir görünümünü elde ediyor.
Derin öğrenme algoritmaları ile atlet performansları hakkında daha fazla bilgi sağlamak için sporcunun hareketlerini, formunu ve biyomekaniğini değerlendirerek antrenörlere değerlendirme imkanı sağlayacak. Ayrıca yayıncılar ile de bu bilgiler belli formlarda anlık olarak paylaşılarak izleyicilere istedikleri şekilde aktarılmaları sağlanacak.
Yüz Tanıma
Yüz tanıma teknolojisi ilk kez bir olimpiyat organizasyonunda güvenliği arttırmak için kullanılacak. Japon bilişim firması NEC Global, bu alanda etkinliğe ortak olarak Intel ile birlikte sistemi entegre edecek.
Geleneksel kimlik kontrolleri yerine yüz taraması ile bekleme sürelerinin yarıya indirilmesi hedefleniyor.
NEC, etkinliklerdeki kalabalıkları ve araçları izleyerek analitik sistemleri sayesinde davranış tespiti yapabilecek. Oyunlara katılan sporcular, gönüllüler, medya ve personel dahil olmak üzere yaklaşık 300.000 kişi yüz tanıma sistemine akredite olacaktı. Önümüzdeki sene bu sayının Covid-19 sebebiyle azalma ihtimali olsa da ciddi sayıda insanın sisteme dahil olacağı bir gerçek.
Arttırılmış Gerçeklik Taraftar Deneyimi
Intel’in daha önce 2018 Kış Oyunları’nda kullandığı True VR kameraları da açılış kapanış törenleri, atletizm, jimnastik, boks ve plaj voleybolu gibi etkinliklerde kullanılarak kullanıcılarına 8K kalite ile 360 derecelik bir görünüm sunacak.
Stadyumların Dijitalleştirilmesi
Gerçek dünyadaki yerlerin ve sistemlerin sanal bir kopyasını oluşturan dijital eşleştirme teknolojisi, yarış pistlerinin ve stadyumların 3 boyutlu simülasyonlarını oluşturmak için kullanılacak. Seyirciler kendi koltuklarından nasıl bir bakış açısı olduğunu deneyimleyebilecek. Ayrıca dijital simülasyonlar sayesinde Olimpiyat parkında gezintiye çıkabilecek.
Bulut Teknoloji Yayınları
Tokyo oyunları, canlı yayıncılık için bulut tabanlı bir altyapının kullanıldığı ilk olimpiyat olacak. 2016 olimpiyatlarında 3.6 milyar kişinin oyunları izlediği düşünülürse çok ciddi bir yayıncılık başarısına imza atılacak gibi gözüküyor.
Not: Bu yazım Deplase Dergi 14. (Temmuz ’20) sayısında yer almıştır. Turkcell Dergilik uygulaması üzerinden de güncel yazılarımı okuyabilirsiniz.